Çabuk yorulma bu hastalığın belirtisi olabilir

Akdeniz anemisi, 'talasemi' bacaklarda yaradan kansızlığa, çabuk yorulmadan deride koyulaşmaya dek bazı sinyallerle kendini gösteriyor.

Tehlikeli bir hastalık olarak bilinse de, tıp teknolojisindeki gelişmeler ve doğru zamanda, doğru müdahale sayesinde talasemi tedavisinde tam başarı sağlamak mümkün olabiliyor. İki talasemi taşıyıcısının evlenmesi durumunda çocuklarının yüzde 25 ihtimalle talasemi hastası olarak dünyaya geleceğini belirten Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Canpolat, son yıllarda genetikteki bilimsel gelişmeler ışığında geliştirilen yöntemle taşıyıcı çiftlerden sağlıklı bebeklerin doğabildiğine dikkat çekti.

HER 40-50 KİŞİDEN BİRİ

Ülkemizde en yaygın görülen genetik hastalıklar arasında ilk sırada yer alan talasemi bir kan hastalığı. Öyle ki, Türkiye genelinde her 40-50 kişiden biri, Antalya, Adana ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde ise her 10 kişiden biri bu hastalığa yol açabilecek genleri taşıyor. Hastalığın ortaya çıkması içinse anne ve babanın her ikisinin de taşıyıcı olması gerekiyor. İstatistikler, iki taşıyıcının evlenmesi sonucunda her bir çocuğun yüzde 25 hastalıklı doğma, yüzde 50 taşıyıcı olma ve yüzde 25 normal doğma ihtimali olduğunu gösteriyor.

Özellikle akraba evliliklerinde hastalıklı çocuk doğma riski yüksek olduğundan bu kişilerin evlilik öncesi gereken tetkikleri yaptırmaları çok büyük önem taşıyor. Akdeniz Anemisi olarak da adlandırılan hastalık, çabuk yorulma ve renkte solgunluk gibi belirtileri nedeniyle demir eksikliğini taklit ettiğinden kansızlık ile kolayca karıştırılabiliyor.

Prof. Canpolat, bu ciddi hastalığın demir eksikliğinden farklı bazı sinyallerle de kendini gösterebildiğini belirterek “Erken çocukluk döneminde büyüme ve gelişme geriliği, kansızlık, sarılık, safra kesesinde taş, karaciğer ve dalakta büyüme, kemik deformeleri, alında ve yanak kemiklerinde belirginleşme, burun kökünde basıklık, üst çenede öne çıkma, adet başlangıcında gecikme gibi şikayetler ortaya çıkıyor. Bacaklarda yaralar ve deride koyulaşma da talasemiye işaret edebiliyor” dedi.

HASTA SÜREKLİ YENİ KAN NAKLİNE İHTİYAÇ DUYAR

Talasemi hastaları bir ömür boyu sürekli yeni kan nakline ihtiyaç duyuyor. 3-4 haftada bir yeni kan almadan hayatlarını sürdürmeleri imkansız. Ancak bu şekilde erişkinliğe ulaşabiliyorlar. Talasemi hastalığının vücutta yol açtığı hasar nedeniyle ömrü kısalan alyuvarlar kemik iliğinde ve dalakta parçalanarak dalağın büyümesine neden oluyor.

DALAĞIN ALINMASI GEREKEBİLİR

Talasemide dalağın çok çalışıp diğer yararlı hücreleri de parçalaması durumunda cerrahi olarak çıkartılması gündeme gelebiliyor. Kan transfüzyonu ihtiyacı yüzde 50 artmış ve lökosit ve trombositlerde sayıca azalma olmuş ise kaçınılmaz hale geliyor.

Bu kriterler karşılanmadan dalağın çıkartılmasının sakıncalığı olduğunu söyleyen Canpolat, “Böyle bir durumda enfeksiyon, pıhtı atma ve akciğer hipertansiyonu gibi riskler bulunuyor. Dalak alınmadan önce hastaya pnömokok, meningokok ve hemofilius influenza aşılarının yapılması ve yaşam boyu penisilin korumasına alınması gerekiyor” diye konuştu.

KÖK HÜCRE NAKLİ İLE TEDAVİ

Tüm talasemi hastalarına hepatit A ve B aşılarının yapılması gerekiyor. Seyrek kan alan hastalarda da folik asite ihtiyaç duyuluyor. Talasemi hastalarının tedavi süresi boyunca kalsiyum ve vitamin D düzeylerinin izlenmesi, yetersizse destek verilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Cengiz Canpolat, “Safra kesesinde taş oluşma ihtimaline karşı düzenli olarak ultrasonografik görüntüleme yapılması, osteoporoz ve endokrin problemlerin izlenmesi gerekiyor” uyarısında bulundu.

Hematopoetik kök hücre nakli hastalığın kesin tedavi edici yöntemi olarak biliniyor. Özellikle çocukluk çağında en fazla başarının sağlandığı bu yöntemde, tam sağ kalım yüzde 90'ın üzerinde oluyor. Talasemi hastalığında gen tedavisi üzerindeki çalışmalar devam ediyor.

09 May 2016 - 13:00 - Sağlık


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Memur Postası Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Memur Postası hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Memur Postası editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Memur Postası değil haberi geçen ajanstır.