D. Mehmet Doğan: Atatürk ne derdi?

Halkoylaması için zaman daralıyor. Açık gizli her türlü silahın kullanıldığı bir savaş hâli ile karşı karşıyayız. İçeride güvenilirlik sıkıntısı çeken muhalefete can suyu ülke dışından geliyor.

Halkoylaması için zaman daralıyor. Açık gizli her türlü silahın kullanıldığı bir savaş hâli ile karşı karşıyayız. İçeride güvenilirlik sıkıntısı çeken muhalefete can suyu ülke dışından geliyor. İlk defa Avrupa Türkiye’de halkın ne diyeceği ile bu kadar yakından ilgileniyor.

Avrupa bizim için hayırhah düşüncelere sahip değil, bunu her fırsatta ortaya koyuyor, “hayır” derken de bunu “hayır” için, iyilik için yapmıyor elbette!

Avrupa’nın Türkiye’ye “hayır” demesinin asıl sebebi ne olabilir?

Öncelikle alışkanlık: Avrupa Türkiye’ye sürekli “hayır” diyor. 60 küsur yıldır bünyesine almamak için sıraladığı “hayır”lar buradan Berlin’e yol olur! Tabiî bu hayırın kitabına uydurulmuş bir hayır olduğunu söylemek durumundayız. Bizde hep kusurlar, noksanlar buluyor. Fakat asıl mesele şu: Türkiye’ye bulunan kusurlar ne Yunanistan’da, ne Bulgaristan’da veya ne de başka bir Doğu Avrupa ülkesinde aranmıyor.

Avrupa Türkiye’ye o kadar çok “hayır” dedi ki, sonunda bizi de hayır demeye alıştırdı! Evet, şimdi hiç tereddüt etmeden Avrupa’nın ikiyüzlü uygulamalarına ve tavırlarına hayır diyoruz!

Türkiye’nin eskiden olduğu gibi Avrupa’nın her emrine evet dememesi rahatsız edici bir noktaya geldi: Türkiye bize hayır derse, biz de içeriden ona hayır deriz!

Acayip değil mi, Avrupa Türkiye’deki halkoylaması sürerken kendi derdini unutuyor, Türkiye’ye nizamat vermeye kalkışıyor. Bunun için ulusalcıların dilini kullanmaktan, hatta Atatürk’ü devreye sokmaktan dahi geri durmuyor.

Son olarak Almanya’nın en yüksek tirajlı gazetelerinden Bild "Türkiye'de referandum: Atatürk olsa HAYIR derdi" başlığını atmış. Hem de Türkçe!

Avrupa’ya ne oluyor? Son günlerde birçok gazete türkçe başlıklarla çıktı. Neredeyse “Avrupa’yı türkçe öğrenme merakı sardı” diyeceğimiz geliyor!

Peki, neden Atatürk “hayır” dermiş. Bunu da Türkiye’den devşirdikleri bir “Türkiye uzmanı”na söyletiyorlar. Atatürk otoritermiş, fakat totaliter değilmiş, ondan “hayır” dermiş! Yani Avrupa’nın bütün meselesi demokrasi! Gel de inan! Hayır diyene (terörist de olsa) demokrasi, evet diyene polis şiddeti!

Atatürk’ün içerideki otoriterliği veya totatliterliği ve hatta diktatörlüğü esasen onları fazla ilgilendirmiyor. Millî Mücadele sonrası takip edilen dış siyaset 10 yıllık savaştan sonra güçsüz düşmüş Türkiye’ye uygun bulunabilir. Türkiye Atatürk döneminde emperyalist dünya sisteminin kendisine biçtiği role evet demek mecburiyetinde kaldı. Ancak 1930’larda Avrupa’da güç dengelerinin değişmesi, bilhassa Almanya’da Hitlerin Avrupa siyasetinde ağırlığını hissettirmesinden sonra Türkiye hem Boğazlar meselesini gündeme getirdi, hem de Hatay meselesini. Boğazlar üzerinde kontrolü bulunmayan Türkiye Montrö anlaşmasıyla bu hakkı elde etti. Hatay ise bir süre sonra Türkiye’ye katıldı. Bunlar Türkiye’nin gerçek siyasetine doğru atılmış adımlar olarak okunmalıdır. Ardından patlayan 2. Dünya Savaşı ve büyüyen komünizm/sovyet tehlikesi Türkiye’yi batının kucağına itti.

Bugün Avrupa birlik görüntüsü veren, fakat parçalanmaya varacak bir çöküşe doğru gidiyor. İngiltere’nin “hayır”ına başka hayırların takib etmesi hiç şaşırtıcı olmaz. Birliğin 60. yılında bütün Avrupa Birliği liderleri Papa’nın ruhaniyetine sığınmak için Vatikan’ın yolunu tutuyorlar. Göz yaşartıcı bir manzara! Papa Avrupa liderlerini takdis ediyor!

Avrupa bir daha İslâm’a karşı Haç’ın gölgesinde!

60.yılında “Roma Ajandası”nı imzalayan “Kutsanmış Avrupa” geleceğinden ümitvar olabilir mi? Frankfurter Allgemeine Zeitung’da şu yorum yayınlanmış:

"İnsan inanmak istiyor. AB'ye üye 27 ülkenin devlet ve hükümet başkanları AB'yi daha sosyal ve daha âdil hale getirmek, iç ve dış güvenlik alanında daha faal olmak, ekonomi ve para birliğini tamamlamak istiyorlar. Ancak 'Roma Ajandası' ile ilgili kelimeler üzerine yürütülen kavga ve bazılarının üç sayfalık belgeyi imzalamama tehditleri, AB yetkililerini birleştiren şeylerin ne kadar az olduğunu gösteriyor. Roma'daki kutlamalardan geriye kalan birkaç olumlu sinyal de var tabiî. Roma Ajandası'nda, değiştirilmesi gereken önemli bazı noktalara da yer verildi. İttifakın sorunlarının çözülmesi ve hedeflere ulaşılmasına dair hâlâ umuda yer var. Çok fazla olmasa da."

Türkiye’nin “evet”i Avrupa’nın hayrına olacak! Türkiye Avrupalıları Avrupa’nın geleceğini düşünmeyi öğretecek!

D. Mehmet Doğan

http://www.tyb.org.tr

29 Mar 2017 - 23:39 - Gündem


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Memur Postası Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Memur Postası hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Memur Postası editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Memur Postası değil haberi geçen ajanstır.