Yeni Eğitim Öğretim Yılı, Yeni Sorunlar!

Yeni bir Eğitim/Öğretim yılı 12 Eylül tarihi itibariyle başlayacak. Eğitim çalışanlarımızın tümü pandemi gölgesinde zor bir yılı geride bıraktı. Her yönüyle zor bir süreçten geçen okullarımız yine zorlu bir dönem için hazırlıklarını imkanlar doğrultusunda yapmaya çalıştı. Ancak yapılan hazırlıkların yanı sıra okullarımız önünde birçok belirsizliklerde mevcut.

Öncelikle yıllardır Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun çıkmasını bekleyen öğretmenlerimiz detaylar belli olduktan sonra tam bir hayal kırıklığı yaşadı. Kanunun içeriğinde yıllardır beklenen çok önemli 3600 Ek Gösterge maddesi var ama yürürlülük tarihi 2023 yılı olarak belirlenince emeklilik hayali kuran ve yıllardır ücra yerlerde görev yapıp emekli olacakların yerine tayin olmak isteyen öğretmenlerimiz hayallerini bir başka yıla ertelemek zorunda kaldılar. Ayrıca geçen hafta ki yazımda (ÖĞRETMENLİK MEZALİM KANUNU) öğretmenlerimize dayatılan eğitim programının içeriğinin öğretmenlik mesleği ile hiç ilgisi olmadığını ve bakanlığın bu uygulamadan vazgeçmesi gerektiğini vurgulamıştım. Hafta başında ise öğretmenlerimiz büyük bir birliktelik örneği sergileyerek sosyal medyada yaptıkları çalışmalar ile Türkiye gündemine oturdu ve güncelliğini koruyarak gündemde kalmaya devam ediyorlar. Öğretmenlerimizi sergiledikleri bu birliktelikten dolayı da ayrıca tebrik ederim. 

Yoğun bir baskıdan sonra Milli Eğitim Bakanımız açıklama yapma gereği duydu ve sınavı kendisinin değil sendikaların istediğini belirtti. Daha sonra da sendikalar kesinlikle bizlerin böyle bir talebi olmadığı hangi sendika istemiş ise bakanın çıkıp söylemesi gerektiğini vurguladılar. Özellikle tüm oklar yetkili sendika olan Eğitim Bir-Sen'i gösteriyordu. Ancak Eğitim Bir-Sen sınava karşı olduğunu ve hatta toplu sözleşmede 8 yılını dolduran Uzman,12 yılını dolduran Başöğretmen olsun diye teklif maddelerini kamuoyu ile paylaştı. Bugünde aynı çizgide olduklarını beyan etti. Ama ortada sınav olmasını isteyen sendikanın kim olduğu belirsizliği halen devam ediyordu. Sendikalardan gelen açıklamalardan sonra Milli Eğitim Bakanı katıldığı bir programda konuya açıklık getirdi. Milli Eğitim Bakanı "Biz bakanlık olarak sadece yüksek lisans ve doktora yapanlar için uzman/ başöğretmenlik düşünürken "Eğitim-Bir-Sen'in önerisiyle 614 bin öğretmenin uzman öğretmen-başöğretmen olmasının önü açıldı. Ayrıca Eğitim-Bir-Sen sınav yapılsın demedi" diye açıklama yaptı. Yani yetkili sendika Eğitim Bir-Sen sınav yapılsın dememiş aksine 614 bin öğretmenin bu haktan faydalanması için öneride bulunmuş. Açıklamalardan sonra kimin sınavda ısrar ettiği veya kimin sınavı istediği belirsizliğini koruyor. 

Öğretmenlerimiz sosyal medyada mesleklerinin zaten özel bir ihtisas mesleği olduğunu belirterek yapılacak olan sınavın itibarlarını zedelediklerini ve sınavın iptal edilmesi gerektiğini vurguladılar. Bu konuda haksız da değil öğretmenlerimiz. Öğretmen olabilmek için öncelikle birçok sınavdan başarı ile geçen, mesleklerini yaparken bir çok zorluğun üstesinden gelerek görev yapan öğretmenlerimiz uzman ve başöğretmen olmanın sınavla değil tecrübe ve kıdemle olması gerektiğini belirtiyor. Bakanlığın yeni Eğitim/Öğretim yılına başlarken sınavla uğraşmak yerine, ülkenin geleceğini inşa etmek için çaba gösteren öğretmenlerimizin bu seslerine kulak vererek sınavın iptali yönünde karar alması herkesi memnun edecektir. Hiç kimseyi memnun etmeyen sınav uygulamasının kaldırılması her kesimi mutlu edecek ve yeni döneme öğretmenlerimizin moral ve motivasyon olarak hazır bir şekilde olmaları sağlanacak.