Değerler Eğitimine Dair

“Değerleri öğretmek için açık bir girişim” olarak tanımlanan Değerler Eğitimi, son zamanlarda eğitimcilerin gündeminde daha sık yer etmeye başladı.

Toplumdaki değer aşınması ve ahlaki erozyon topluma karşı sorumluluk hisseden insanlarda, çözüme yönelik arayışları da birlikte getirdi. Bu arayışların neticesinde “değerler eğitimi” kavramı eğitim literatüründe daha sık kullanılmaya başlandı.

Ülkemizde manevi eğitimin uzun yıllar devlet eliyle “ihmal edilmesi”, bu açığı kapatmaya çalışan sivil toplumun da “öcü” gibi gösterilmesi sağlıklı bir eğitim anlayışının oluşmasını engellemiş ve neticede arzu etmediğimiz bir nesil ortaya çıkmasını sağlamıştır. Hızlı artan genç nüfus, iç göç, teknoljinin kontrolsüz yayılması vs gibi sebeplerden dolayı gençlerimizde istenmeye davranışların arttığı bir vakıa. Doğrusu bu durumdan herkes şikayetçi. Ama takdir edersiniz ki şikayetçi olmak sorunu çözmüyor. “En kötü çözüm” çözümsüzlükten iyidir, çünkü bunda bir irade/adım/gayret vardır. Şikayetçi olanların gerçekçi ve ayağı yere basan çözümler üretmesi gerekir. Sadece “reddedici olmak” çözüm sunmadığı gibi “niyetinizin de sorgulanmasına sebep olur” haklı olarak..

Yaşan modern sorunlar, artan genç nüfus, teknoloji gibi sebepleri iyi tahlil etmeli ve bu gerçekliği bilerek çözümler sunabilmeliyiz. Bu çerçevede değerler eğitimi iyi tahlil etmemiz gerekiyor. “köşe Taşlarını iyi yerleştirmemiz ve binayı iyi inşa etmemiz gerekiyor” Aksi halde sorun çözülmediği gibi sorunu geciktirici bir işlevde görebiliriz fark etmeden”.

İmam Hatiplerin açılması,, İslami İçerikli Seçmeli Dersler, STK’ların önünün açılması, ülkenin “deli gömleğini yırtması” vs ‘ye ek olarak değerler eğitimini anlamlı buluyoruz. Okul merkezli “değer sahibi öğretmenlerin elinde” başarılı olan bir proje tüm ülkeyi kuşatacaktır. Sonuçta, okul demek milyonlarca öğrenci demek, gençlik demek, gelecek demektir. Kötü örnekleri, başarısız girişimleri konuşarak vakti zayi etmenin anlamı yok. İyi örnekleri çoğaltarak ve yeni örnekler ortaya koyarak, azim ve gayretle ciddi mesafeler katedileceğini düşünüyorum.

Değerler Eğitimine, okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise gençliği derken geleceğin Türkiye’sini inşâ edecek nesilleri yetiştirmek için bir adım, bir ümit, bir gayret olarak bakılmalıdır. Kaynak olarak batı orjinli olsa da, biz içeriğini kendi sahip olduğumuz değerlerimizle doldurabilir ve şekillendirebiliriz. Manevi Değerler, Ahlaki Değerler, Milli Değerler, İnsani Değerler.. Adına her ne derseniz deyin öz olarak “aynı noktaya çıkacaktır”..

“Evrensel Değer” adı altında amacımız “global vatandaş yetiştirmek” değil, zaten geçmişi, tarihi ve tecrübesi ile insanlığı hizmet etmiş bir birikimimizi tanımak/tanıtmak ve yaşanabilir hale getirmektir. Kendi sahip olduğumuz ve bizi “biz” yapan değerlere sahip olmayan hiçbir toplum geleceği tasarlayamaz, büyük hedefler ortaya koyamaz. Sadece “günübirlik” hayatın bir figüranı olur.

Şu cümleleri de yazmadan geçmeyeceğim.

Bazı eğitimcilerin “Değerler Eğitimi” kavramına “batı kökenli” diyerekten direkt karşı çıkması “ilkesel olarak” hoş gibi duruyor. Ama bu yaklaşımdaki arkadaşların bundan sonrası için başka ”gerçek” sözleri maalesef bulunmuyor. Yani, gençlikte yaşanan bozulmaya karşı ürettikleri bir çözüm yok, fikir yok, proje yok. Sadece, “karşıyım ben her şeye karşıyım” repliği ile günlerini gün ediyorlar sadece. Ellerini bir gence uzatmıyorlar ve bir öğrenciye destek olmuyorlar.

Amaç nedir peki?

Bu bağlamda aşağıdaki maddeler eklenmiş, programa:

— İyi karakterli bireyler yetiştirmek,

— Temel değerleri pekiştirmek,

— Çocukların kendilerine ve topluma yararlı olacak temel değerleri psikolojik, bilişsel ve sosyal gelişimlerine uygun olarak kazanmalarını sağlamak.

— Çocukların kazandıkları değerleri davranışla ifade etmeleri yönünde fırsat vermek.

— Karakter ve Değerler Eğitiminin ailede ve okulda eş zamanlı bir şekilde işleyişini sağlamak.

Bu amaçların gerçekleşmesi elbette daha nitelikli, erdemli ve başarılı bir neslin oluşması temin edecektir.

Sorumlu insanlar olarak hepimiz şu endişeleri yaşıyoruz doğrusu.

“— Çağın getirdiği olumsuz durumlar karşısında, okullar öğrencilerine rehber olabiliyor mu?

— Biz aşırı korumacı ve müdahaleci davranırken onların özgüvenleri gelişecek mi?

— Biz şimdi onlar mutlu olsun, üzülmesinler diye uğraşırken, onlar mücadele etmeden mutlu olabilecekler mi?

— İçinde bulunduğumuz ortam ve çevre istediğimiz değerlere sahip çocukları yetiştirmek için uygun mu?

— Biz her şeyi çocuklarımız adına düşünüp yaparken onlar sorumluluk sahibi olabilecekler mi?

— Televizyonlarda bu kadar şiddet içerikli programı seyrederken barışçı olabilecekler mi?

— Okullar, sadece akademik açıdan başarılı bireylerin yetiştirildiği kurumlar olarak mı düşünülmeli?

— Temel insanî değerleri benimsemiş bireyler yetiştirmek de okulun temel misyonları arasında değil mi? gibi…

O zaman bu endişelerimiz varsa bu iş ciddi bir iş ve süreçtir. Yükselen şiddet eğilimleri, sahtekârlıkta artış, anne-babaya, öğretmene, yetkili kişilere karşı gelme, iş ahlâkında düşüş, kişisel ve toplumsal sorumluluk bilincinde azalma, kendine zarar verici davranışlarda (madde bağımlılığı ve intihar) artış vb. durumlar içinde yaşadığımız toplumda her an karşılaştığımız vakıalar.. Değişen ve gelişen dünya ile beraber televizyon, bilgisayar oyunları, sinema, dergi, internet, oyuncaklar ve reklamlar aracılığıyla bütün dünya, artık çocuklarımızın sosyal çevresi olmuştur.

Devlet olarak, MEB olarak, STK’lar olarak, Eğitimciler, Veliler olarak değerler eğitimini bir formalite uygulama paketi olmaktan çıkartıp, ciddi bir yenilenmenin, heyecanın, adım atmanın basamağı olarak görmeli ve kendi değerlerimizin verdiği format ile uygulamalıyız.

— Aile ve okul tarafından verilen değerlerle televizyon ve dış dünyanın verdiği değerler çoğu zaman farklılık göstermektedir.

— Bu noktada anne babaların işleri daha da zorlaşmaktadır.

Hızlı ve baş döndürücü şekilde değişim içinde olan değerler, bunlarla baş etmek zorunda kalan ve değer karmaşası yaşayan çocuklar için değer aktarımı çok daha önemli bir hâle gelmiştir. Ortak değerler oluşturamayan bir toplumun bütünleşme değil, tersine toplumsal çözülme yaşaması kaçınılmaz bir gerçektir. Çocuklarımızın zihinlerini bilgiyle doldurarak öğretim yaparken gönüllerini de sevgiyle donatıp onların ahlâklı birer fert olarak yetişmeleri için okullarımızda Değerler Eğitimi çalışması yapmamız gerektiğine inandık.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Yaşar Çıraklı - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Memur Postası Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Memur Postası hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Memur Postası editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Memur Postası değil haberi geçen ajanstır.