Sine-i Eğitime Rucu'

16 Nisan 2017 tarihinde çeşitli internet sitelerinde yayımlanan Özel Öğretim Kurumu Kurucusu ve Eğitimci Yazar Cemil Karagöz'ün Öğrencilerin Gözünde TEOG 5 N 1K 'sı yazısını okudum. Yazının içeriğinde öğrencinin gözüyle TEOG sınavına dair pek çok bilgi vardı ve bu yönüyle bir hayli malumata kavuştum lakin yazarın bir cümlesi beni eğitimin derinliklerinde yeniden düşünmeye itti. Sine-i eğitime dönmeliyiz.

Eğitim en temel manasıyla insanda istendik davranış değişikliği meydana getirmektir. Türkçede eğitim 1940 'lı yıllarda maarif, tedrisat, talim ve terbiye kelimelerine karşılık gelecek şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Türkçe eğmek kökünden türemiştir. Bu kök muhteviyatında bükmek, kırmak, öğretmek, uygulamak, yetiştirmek, geliştirmek anlamlarını da içeriri. Ziya Gökalp eğitimi: " Bir toplumda yetişmiş neslin, henüz yeni yetişmeye başlayan nesle fikirlerini ve hislerini vermesidir" şeklinde tanımlar ve eğitimi bir kültürlenme hadisesi olarak görür. Durkheim ise tanımını sosyal yaşam üzerine kurgular ve "eğitim, yetişkin nesiller tarafından, sosyal hayata henüz hazır olmayanlara tatbik edilen bir tesirden” ibarettir." der. Bir süreç tanımlaması içinde olanlarsa tanımı : "Eğitim, fertlerin zihinlerini yeryüzünde ahlâka dayalı sosyal düzen kurmalarını sağlayacak tarzda şekillendirme sürecidir. " şeklinde yapmışlardır.

Bütün bu yüksek ideal cümleleri ile bireyin içinde bulunduğu toplumun yüzyıllardır damıttığı değerleri ile donanması ve sosyalleşme anlamıyla içinde bulunduğu topluma uyum sağlanması gayesi bugün ne kadar eğitimin merkezinde bulunabilmektedir ? Bu,eğitim alanında hizmet üreten ve düşünen her aydının istisnasız her gün kafasını avuçlarının arasına alarak düşünmesi gereken en mühim sorudur. Okul, bugün bireyin kültürlenmesi ve sosyalleşmesi sürecine idealde ifade edildiği şekliyle karşılığını bulabilmiş değildir. Sistemin topluma verdiği ürün hedeflenenle aynı minvalde olamamıştır. Öncelikle okul en temel vazifesi olan bireyin içinde bulunduğu toplumun bir parçası olacak bireyler yetiştirilmesi ana misyonuna uzaktır. Bugün sadece öğretim faaliyetlerinin vurgulandığı bir okul söz konusudur. Okulların bir eğitim felsefesinden uzak yürüttükleri faaliyetler sistemin topluma verdiği ürün olan öğrenciyi ideal seviyeye çıkaramamıştır. Ve maalesef ki içinde yaşadığı toplumun kültürel değerleri ile donanamamış birey bugün içinde yaşadığı toplumda da mutlu olamamıştır. Eğitim sadece fayda zarar esaslı ve nihayetinde bireye sadece bir meslek kazandırma aracı olarak algılanmaktadır. Hiçbir ebeveyn çocuğunun kişisel gelişimini gaye edinmemekte ve yapılacak sınavda başarılı olması kaydıyla talebesinin apartman katlarında sadece öğretim merkezli eğitimine büyük paralar yatırmaktadır.

Hayır eğitim bir meslek edinme/ edindirme süreci olarak algılanamaz ve bu yönlü eğitim faaliyetleri bireyin kendini bulması macerasının önüne geçemez. Sistem topluma sadece bilen, teorik bilgiye sahip lakin kendini bulamamış ürünler veremez. Verdiği durumda merkeze alınan tek şey yarışın galipleridir ve yarışa odaklı bir yaşam ve toplumdur. Öğrenci ve ebeveyn bu cenderenin kıskacına alınamaz. Para ve para kazanma usulleri eğitimin bir parçası olmamalıdır. Hele öğrenci bu gayenin tesiriyle eğitime mekan olamayacak meskenlerde eğitime mahkum edilmemelidir. Eğitim bir yatırım alanı değildir.

Sine-i talebeye rucu' etmeliyiz. Eğitimimizi yine sadece öğrenciye esas alacak biçimde yeniden bir kez daha kurgulamalıyız. Aydınlık çağlarımızda olduğu gibi birey merkezli eğitimin hal ve çarelerini kollamalıyız. Okulun topluma sağlıklı ve kendini bulmuş nesiller sunması ana misyonunun sadece bilgi aktaran bir kurum haline gelişine seyirci kalamayız. Okullar toplumların banisi olmak zorundadırlar ve varoluşlarının en temel nedeni de budur. Öğrencinin okula karşı isteksizliğinin ve devamsızlığını altında yatan sebep de okulun varoluş nedeninden sapmasındadır. Bilgi 21. asrın imkanlarıyla bir biçimde elde edilir fakat okulun toplumun inşasına sunacağı katkıyı başka biçimde verebilecek bir mekanizma yoktur. Evet, sine-i eğitime dönmeliyiz. Tek çıkış budur.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Bayram Akyüz - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Memur Postası Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Memur Postası hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Memur Postası editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Memur Postası değil haberi geçen ajanstır.