Şükrü Kolukısa'nın Kaleminden : Medya temaşasından tefekkür sinemasına

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Kolukısa, son yazısında medyayı kaleme aldı: Medya temaşasından tefekkür sinemasına.

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Kolukısa, son yazısında medyayı kaleme aldı: Medya temaşasından tefekkür sinemasına. İşte o yazı:

Bu dünyada marifet, “insanı neden var olduğu” sorusuyla karşı karşıya bırakabilmektir. Sanat, buna imkân veren en derinyoldur. Sanat dalları içerisinde de en yenisi, belki en zahmetlisi en hünerlisi sinemadır. Sinema, aynı zamanda toplumun neredeyse tüm katmanlarına ulaşabilmesi ve zengin diliyle soru sorma ve cevap aramada en maharetli olanıdır. Çünkü sinema, varoluşun birçok boyutuna vizör tutma imkânına sahiptir. Her kadraj, hayata açılan bir gözenek; her sekans, varoluşun bir oluşumu; her söz, hakikatin bir iz düşümü olabilir. Sinema sadece“kal diliyle”hikâyeyi anlatmak değil,aynı zamanda “hal diliyle” manevi boyutu resmetmektir. İzleyiciye içerdiği birçok sanat dalının farklı katmanlarından aynı anda seslenerek perdenin gerisindeki hakiki manaya kanat çırpmasını sağlamak, var olanın ötesini işaret edebilmektir. Bazen bir film insan aklını onaran bir mana, bazen duygusal çıkıklıklarını yerine oturtan bir sınıkçı, bazen de baştan sona tüm naturasını yıkayan bir sağanaktır. Bu halleriylesinema, insan, kültür ve toplumlar için var olma mücadelesinin zengin diline tekabül eder.İyi bir sinema, bilinç uyanık iken görülebilecek en güzel düştür.

“Görünüyorum, öyleyse varım” diskurunun hâkim olduğu bir zaman diliminde kameranın hakikatin aynası olması gerekirken karşısına aldığı her sureti sosyal medyaya kusması; insanın değerli üretimlerle görünür olmanın zahmetli yolundan cayarak ucuz yoldan belirme hastalığına tutulmasıdır. Bugün kapitalizmin endüstriyel oyunlarının başat aktörü olan televizyon ve sinema, sınırsız sömürme aracı, koşulsuz propaganda aygıtı, kültürel emperyalizmin en uzun kolu haline getirilmiştir. Artık sıradan insanlar için bile hayat podyumlaştırılmıştır. Hayat;sahne, çevre; dekor, diğerleri; figür.Sosyal medyada suretine kaç kişinin baktığı her kişi için bir muhasebe konusu olduğunda insan için “zor rollerin aktörü” olmaktansa “kullanışlı bir dublör” olmak en çıkarlı yol olarak görünmektedir.

Batılı medeniyetlerin postmodern ahlaka dayalı seküler üretimlerinin bandrolsüz giriş yaparak dünyanın tüm sokaklarını markalarıyla aynılaştırdığı, tüm yüzleri aynı makyaja bulayarak tek tipleştirdiği, benlikleriyle kendine yabancılaşan bireylerin metamorfoza uğradığı, bireylerin kültürel kölelere dönüştüğü bir dünyada daha fazla bedel ödememek için benliğin tali yollarından çıkarak ‘biz’liğin anayoluna yeniden ricat etmek gerek. Hollywood’un endüstriyel mantığıyla, hıza ve haza dayalısansasyonel olaylarla, ilginç olgularla ve köpük duygu durumlarından oluşturduğu seri üretimli bol gösterimlik suni mamullerindenyakamızı kurtararak yereldenhareketle evrensele uzanışın imkanını zorlamak gerek.Bugün Amerikan sinemasının müşterisi, İran, Çin, Güney Kore, Afrika ve Latin Amerika sinemasının verdiği var olma mücadelesinin seyircisi olmak yerine medeniyetimizin kültürel sağaltımını sinema yoluyla daha etkin ve zengin kılabileceğimizi görmek gerek.

Bugün Türk sineması, hâlâ oturmuş yerel bir dili olmadığı için, evrensele uzanamamıştır. Yol açan adamlarının maalesef yarı yolda kalması nedeniyle bir ekolü, ekolü olmadığı içinde yerli bir okulu olmayan sinemamızın bir kıvam bulması için herkese önemli görevler düşmektedir.Ülkemizdeki kültür ve sanat alanındaki kast ilişkisinin borsasını belirleyen entelijensiyanın elinden kurtarılması,kültürel hegemonyanın kırılarak hakiki bir medeniyet meselesi olan sinemanın Müslüman’ca bir bakış açısıyla söyleyebileceği çok söz oldu gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerekir.

Bir eğitim sendikası olarak, bu alana bir katrede olsa katkı sunmak, medeniyet değerlerimizi sinemanın zengin diliyle buluşturmak, gençlerimize fırsat vermek ve imkân sunmak adına gerçekleştirdiğimiz ‘Örgütlenme’ temalı ikincikısa film yarışması geçen hafta sonuçlandı. Yüzüaşkın filmle yoğun bir katılımın olduğu yarışmamızda çok kıymetli sinema emekçileri jüri olarak görev aldılar. Filmleri, ulusal ve uluslararası alanda birçok ödüle layık görülen ünlü yönetmen Derviş Zaim’in başkanlığını yaptığı jüride şair, yönetmen Faysal Soysal, oyuncu Ulvi Alacakaptan, sinema hakkında yazdıkları ve özgün görüşleriyle dikkat çeken yazar Enver Gülşen, kısa film programı hazırlayıp sunan televizyoncu Ömer Sami Sevimli görev aldılar.

Yarışmada birinciliği, örgütlenmeyi bir köy okulunun kapanma sorununa karşı direnebilmeyi bir çocuğun masum tabiatı üzerinden veren, ‘mücadelede asıl olan, yanan ateşi söndürmemektir’ diyen “On” filmiyle Mutlu Kurnalı kazandı. İkinciliği, can yakıcı hikâyesiyleElif Yüksel’in “Hayat Bu” filmi kazanırken, Suriyeli göçmenlerin denize düşen hayallerinden savrulan bavulları ve bavullardan sahile vuran kıyafetlerini toplayan duyarlı bir adamın tüm dünyada insanlığı ayağa kaldırışının öyküsü anlatılıyor. Üçüncülüğü ise, yönetmenliğini Mert Öner ve Seçkin Gündüz’ün yaptığı “Perşembe” filmi,gerçek bir olaydan esinlenenhikâyesiyle şehir insanının dar mekânlarda sıkışmış yalnızlığına, ruhsal kimsesizliğine, oyunlardaki eşsizliğine ve birbirine karşı tahammülsüzlüğüne dikkat çekilirken, aynı yörüngede dönebilmenin insan yüzüne vuran ışıltısına hayat veren kareler eşlik ediyor. Jüri Özel Ödülüne layık görülen Ayşe Nur Topal’ın yönettiği “Tırtılın Yolu” filmi, bir okulda aynı sınıfta bir öğretmenin son günü ile onun yerine gelen diğer öğretmenin ilk gününü anlatıyor. Aynı mekânda aynı insanlarla farklı bakış açılarının neye tekabül ettiğini, insan hissiyatına doğrulttuğu vizöründen ustaca aktarıyor yönetmen.Örgütlenmeyi öğrenmişküçücük bedenlerin bir öğretmene naif dokunuşunu, onun simasında gülümseme olarak örgütlüyor. Köylünün kendisi için örgütlenmesine vefasıyla yanıt veren bir kızın hikâyesini anlattığı “Toprak” filmiyle Mehmet Topbaş ve tüm dünya lisanlarının Allah’ın birer ayeti olduğu gerçeğine dikkat çekerek dünya haritasını kelimeler ve cümlelerle resmeden “Lisan” adlı filmiyle Nurullah Özdemir mansiyona layık görüldüler.

Yarışmamıza jüri olarak katkı veren jüri üyelerimize, katılım sağlayan binden fazla sinema emekçisineve bilhassa teşkilatımızdan katılım gösteren dostlarımıza teşekkür ediyor, ödül alan kardeşlerimi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.

Şükrü Kolukısa

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı

24 Şub 2016 - 15:46 - Eğitim


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Memur Postası Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Memur Postası hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Memur Postası editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Memur Postası değil haberi geçen ajanstır.